Özgür MUMCU
Radikal
Yarın Hrant Dink davası 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tekrar
görülmeye başlanacak. Malum, Yargıtay ilk kararı mahkeme örgüt varken örgüt
bulamadığı için bozmuştu.
Duruşma saat 10’da, İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde.
Hrant’ın arkadaşları şu çağrıyı yapıyor:
“Her şeyi iyi bildiğiniz gibi Hrant Dink’in gerçek
katillerini de iyi biliyorsunuz. Çoğunu tanıyorsunuz, devleti birlikte
yönetiyorsunuz. Ve perdeyi kaldırmıyor, tetiğin arkasındaki elleri korumaya
devam ediyorsunuz. Sahneye koyduğunuz müsamerenin ikinci perdesi Çağlayan
Adliyesi’nde devam ediyor. Biz yine orada olacağız, ‘gerçek katiller yargı
önüne çıksın’ diyeceğiz.”
Bakalım bu defa örgüt bulunacak mı yoksa ilk kararda suçlu
bulunanlara “İşte, örgüt bunlar canım” demekle yetinilecek ve cinayet
buzdağının sadece su üzerindeki kısmıyla yetinmeye mi devam edilecek?
Mahkemenin önceki kararına bakınca umutlu olmaya pek imkân
yok gibi görünüyor.
Sadece o karar da değil bunun sebebi. Hrant Dink cinayetinin
işlendiği dönemde Trabzon Jandarma Komutanı olan Albay Ali Öz’ün, cinayette
ihmali bulunduğu suçlaması ile Trabzon’da görülmekte olan bir davası var.
Trabzon’daki mahkeme İstanbul’daki Dink cinayetine bakan
mahkemeye iki davayı birleştirmek için başvurdu.
İstanbul’daki mahkeme bu başvuruyu reddetti.
Sebep?
İki dava arasında ‘hukuki ve fiili irtibat yoktur’.
Doğru, nasıl olsun! Albay Öz, Dink cinayetinde ihmali
bulunduğu suçlamasıyla yargılanıyor. Bunun Dink cinayetinin yargılandığı dava
ile arasında nasıl bir hukuki ve fiili bağlantı olabilir?
İnanmamızı istedikleri dünyada mantık ve akıl böyle
işlemekte.
Bu cinayet şebekesinin birinci halkasından öteye gitmek için
Dink davasının avukatı Fethiye Çetin’in kitabına bakmak lazım. Özellikle de
kitabın ‘Savcının ajandasında kalan bilgiler’ başlıklı kısmına.
Anlaşılıyor ki Dink cinayeti bir ‘ihale’ye çıkarılmış ve
birçok kişiye cinayeti işlemesi için başvurulmuş. Davada işlenmeyen, savcının
ajandasında kalan bilgiler bunlar.
Agos’a gelen bir kişi, cinayetin bazı İBDA/C’lilere verilmek
istendiğini ancak bunların teklifi kabul etmediğini söylüyor. Bu kişinin
iddiası SESAR’ın Dink hakkında yedi klasörden oluşan bir istihbarat dosyası
hazırladığı. Ziyaretçi dosyayı görmüş. Gerçekten de Dink hakkında kimsenin
bilemeyeceği ayrıntıları biliyor. SESAR Başkanı, Ergenekon davası sanığı.
Agos’a gelen ziyaretçi, tanık olmaya ikna ediliyor zar zor.
Savcıya gidiyor avukat Çetin’le. Savcı dinliyor, not alıyor. O kadarla kalıyor.
Zaman geçip bir hareket olmayınca tanık ortadan kayboluyor.
Bir başka kişi Dink’in oğluyla irtibat kuruyor. Cinayetin
Ukrayna’da bulunan bazı ülkücüler, Yazıcıoğlu ve taraftarlarınca
tezgâhlandığını söylüyor. O bilgiler araştırılmıyor. Bir süre sonra temasa
geçen kişi kayboluyor. Aynı zamanlarda Ukrayna’da iki kişinin tutuklandığı ve
bunların Dink cinayetiyle ilgisi olabileceği haberi çıkıyor. Sonrası? Hiç.
Bir başkası, Brüksel’de buluştuğu Fethiye Çetin’in Abdullah
Çatlı’nın yakını bir kişinin Dink’in öldürülmesini kendisine teklif ettiğini
anlatıyor.
Behiç Gürcihan’da bulunan bir notta cinayetin Kürşat
Yılmaz’a teklif edildiği ileri sürülüyor. Kürşat Yılmaz da teklifin yapıldığını
ancak bunu reddettiğini anlatıyor.
Ergenekon davasındaki bir gizli tanığa göreyse cinayet,
Tuğamiral Halil Helvacıoğlu’nun talimatıyla Veli Küçük tarafından organize
edilen bir toplantıda Yılmaz’la beraber Sedat Şahin ve Alaattin Çakıcı’ya da
teklif edilmiş.
Bir başka gizli tanık ise Ergenekon sanıklarından Muzaffer
Tekin’in de cinayeti işleyecek birilerini aradığını söylüyor.
Dink öldürüldükten hemen sonra Erhan Tuncel ile dönemin
istihbaratçı polis memuru Muhittin Zenit arasında geçen konuşmaya bir göz
atalım ve bir ihale var mıydı karar verelim:
“Tuncel: (...) Yani vurulma şekli belliydi, vurulacak şekil
belliydi, eğer öyleyse bunlarla alakalıdır da, zannetmiyorum.
(...)
Zenit: Tabii canım. Tek farklılık, kaçmayacaktı ama bu
kaçtı.”
İhaleye çıkarılmış bir cinayet. Herkesin bildiği, bağıra
bağıra gelen bir cinayet.
Kim bu cinayet ihalesini düzenleyenler?
Neden Dink davası ısrarla diğer ilgili davalarla birleşmez?
Neden bu memlekette tetikçiden başkası asla yakalanmaz?
Belki yarın bu sorulara bazı cevaplar buluruz. 10’da,
Çağlayan’da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder