Murat AYDN
CNN Türk
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1937-1938 yılında Dersim'de
meydana gelen olaylar için "katliam" ifadesini kullanmasından sonra o
günlere ait belgeler de gün yüzüne çıkmaya başladı. Son olarak "Kara
Vagon-38 Dersim Sürgünleri" adlı belgeselde o dönemde Dersim harekatına katılan
askerler konuştu. İki askerin anlattıkları insanın kanını donduracak cinsten.
Tarihe "Dersim
İsyanı" diye düşmüşlerdi notu, Tunceli'de 1937-1938 yılında meydana gelen
olaylar için.. Resmi tarih, Dersim'de şakilerin isyanı, ayaklanması bastırıldı
diye yazıyordu.
Tarihin karanlık sayfalarına gömüldü Dersim'e operasyon;
konuşturulmadı, gerçekliğin sır perdesi bir türlü aralanamadı. Kimilerine göre
Dersim'de bir isyan yoktu, yeni kurulan bir cumhuriyetin köklerini kurmasıydı;
bahaneler bulunup operasyon yapılmıştı. Süt beyazlığıyla ünlü Munzur nehrinin
bir hafta kan aktığı görülmüştü. Katliamlar, sürgünler, yağmalar...
Kimine göre ise Dersim'de Seyit Rıza öncülüğünde karakollar
basılmış, vergi verilmez olmuş, askerler öldürülmüş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin
varlığı tanınmaz olmuştu. Neşteri vurmak gerekiyordu Dersim'e; meşhur o
sözlerle dile getirmek gerekirse "Dersim bir çıban başıydı, ve koparılması
gerekiyordu."
Hangi tarihe inanırsanız inanın, o çıban koparıldı!
Erdoğan'ın tartışma yaratan sözleri
Pandoranın kutusunu isıe Başbakan Erdoğan açtı, Dersim'de
yaşananılanları "katliam" diye nitelendirerek... Buna benzer bir
açıklamayı daha önce de İhsan Sabri Çağlayangil yapmıştı, mağaralara kaçan
insanlar dışarı çıkarmak için zehirli gaz bombalarını atıklarını söylüyordu....
O dönem Dersim harekatında yer alan emekli generallerden
Muhsin Batur ise "Anılar ve Görüşler" adlı kitabında katliamı
doğrularcasına "okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü
anlatmaktan kaçınıyorum" diyecekti...
Harekata katılan iki asker konuştu
Ve şimdi Dersim'de isyanın var olup olmadığı, katliam
yaşandı mı tartışmalarının odağında yönetmen Özgür Fındık "Kara Vagon-38
Dersim Sürgünleri" adlı belgeselle karşımıza çıkıyor. 5 Mayıs'ta Bilgi
Üniversitesi'nde galası yapılacak olan belgeselde Dersim katliamında sürgüne
gidenler, gittikleri yerlerden acı ve gözyaşlarıyla "yaşanılanları"
ve "sürgünleri" anlatıyor...
Belgeselin en önemli yanı ise o dönemde Dersim'deki harekata
katılmış orduda görevli iki askerin anlatımı. Askerlerden birinin adı Haydar
Dede...
Belgesele konuşan Hayder Dede anlatıyor:
"Bir alay komutanımız geldi, Konya'dan. Dedi ki;
'Arkadaşlar, vatandaşlar dünyada dört hain vardır' dedi. 'Biliyor musunuz?' Biz
nereden bilelim dört haini. 'bak' dedi. 'Biri fani (veya vali), biri kurt, biri
domuz, biri de Kürt' dedi. Bu dördünü de aynı anda söyledi."
"Adamları vurduk, vurdular. Şimdi şöyle kol kola
taktılar. Şöyle kol kola taktılar beş yüz, alt yüz kişiyi ağır makineli
tüfeklerle şöyle öldürdüler. Harçik ırmağına koydular, ırmak kıpkırmızı aktı.
Yanız bir kadın kendisini suya attı, kaçtı kurtuldu."
Yine Haydar Dede adlı asker anlatıyor: "Bomba atıp
içeri girdiler. Yetmiş üç kişiyi içerden çıkardılar, yedisi erkekmiş. Gerisi
kadın ve çocuk."
Belgesele konuşan askerler birisi de Eskeri Akyol. Dersim
olaylarının yaşandığı dönem 2. Tabur 9. Bölük'te askerlik yapan 101 yaşındaki
Eskeri Akyol, yaşanılanları vahşet olarak nitelendiriyor begeselde...
74 yıl sonra konuşan Akyol, Dersim'e Diyarbakır'dan 7 gün 7
gece yürüyerek gittiklerini söylüyor: "Gittikten sonra bizi Ali Boğazı'na
verdiler. Gittiğimizde askerler evleri yakıyordu. Ulaştıkları tüm evleri
yakıyorlardı..."
Katliamdan kurtulabilenlerin mağaralara saklandıklarını,
kimisinin ise Munzur nehrini aşarak İngilizlere ve Ruslara sığındıklarını
anlatıyor Akyol...
"Üzerlerine gazyağı döküp yakıyorlardı"
Mağaralara girmekten korkuyorlarmış askerler, ama
"girin" talimatı üzerine askerler mağaraları ateşe veriyor; bu kısmı
Akyol şu sözlerle anlatıyor: "Bombaları atmak zorundaydık mağaralara.
Sonra gidip baktığımızda öyle çoğu yaşlı benim gibi. Getirip üst üste yığıyordu
askerler ve üzerlerine gazyağı döküp ateşliyorlardı... Öyle canlı
canlı..."
Eskeri Akyol anlatıyor yine: "Çok öldürüldüler!
Askerlerden de, ahaliden de çok insan öldürüldü. Yukarı Kutu deresinde ceset
kokusundan durulamıyordu. İnsanları öldürüp atmşlardı.Öylesine felaket
görülmemiştir. Askerler Allah'ın merine karşı geliyorlardı ha..."
Eskeri Akyol, röportajı yapan muhabirin "Tahminen kaç
kişi öldürdünüz?" sorusuna, "Valla ne bileyim işte koşturarak ateş
ediyorduk... Kalkıp yalan mı söyleyeyim. Askerdik 'ateş' dediklerinde mecburduk
ateş etmeye..." sözleriyle cevaplıyor.
Akyol yutkunarak, gözyaşlarını akıtarak anlatıyor vahşeti...
Zamanla öldürmelerin son bulduğunu ve sürgünlerin başladığını söylüyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder