Radikal
Dersim’in Kayıp Kızları filminin yönetmeni Nezahat Gündoğan,
ikinci filmi Hay Way Zaman’da katliama katılan dört askeri buldu. Yozgatlı
Haydar Yıldırım, Erzurumlu Mehmet Ali Çiftçi, Malatyalı Haşim Özçelik ve
Konyalı Mehmet Ali Doğaner; Gündoğan’ın 5 Aralık’ta galası yapılacak yeni
filminde katliamı anlattı.
Taraf gazetesinden Müjgan Halis’in haberine göre filmde yer
alan askerlerden Mehmet Ali Doğaner; Dersim Katliamı’nın bir numaralı ismi
General Abdullah Alpdoğan’ın İstihbarat Amiri. Filmin çekiminden sonra Haydar
Yıldırım ile Mehmet Ali Doğaner vefat etti, ancak diğer iki isim yaşıyor.
Nezahat Gündoğan, askerlerin aradan 74 yıl geçmesine rağmen
Dersim’i hâlâ karış karış hatırladıklarını anlattı. Taraf’ ın sorularını
yanıtlayan Gündoğan; “Yaşları ilerlemiş olmasına rağmen katliama katılan
askerler, her şeyi bütün detaylarıyla hatırlıyordu. Hepsinin akli dengesi
yerindeydi. Ancak İstihbarat Amiri Doğaner’in görüşmesinde MİT de bulundu ve
her şeyi anlatmasına izin vermediler” dedi.
Katliamdan bir ay kadar önce Elazığ’da “zehirli ve yakıcı
gaz eğitimi kursu” açıldığını da tespit ettiklerini söyleyen Gündoğan,
“Alpdoğan’ın Milli Savunma Bakanlığı’ndan zehirli gaz istediği telgrafı ilk kez
yayınlayacağız” diye konuştu.
“Tunceli’yi Temizledik”
Film Gülver’in hikâyesi etrafında şekillense de, en önemli
yanı katliama katılan askerlerin tanıklıkları. Onlardan ilki Mehmet Ali
Doğaner. Doğaner, katliamı şöyle anlatmış: “Tunceli’nin temizlenmesi
gerekiyordu. Ordu, girdi çıktı. Yani sıcak çatışma olmadı. Bizimkiler vardılar,
temizlediler. Karşılık veren yoktu. Ufak tefek çapulculuk oluyordu. Yoksa
devletle alakaları yok onların. Bizimkilerin çok zaiyatı olmadı yani. Bu
temizlik yapılırken haksızlık edildi tabii, özür dilenmeli.”
“37 Kişiyi Önümüze Katıp Götürdük”
Erzurumlu bir hacı olan Mehmet Ali Çiftçi, Dersim Katliamı’nda
yer alan askerlerden biri. İlk hatırladığı yüzbaşının kendilerine Dersim
hakkında söyledikleri: “Yüzbaşı geçti ortaya. Dedi, ‘Arkadaşlar biliyor
musunuz, biz nereye gidiyoruz. İçimizde bir çıban var. O çıbanı paylamaya
gidiyoruz. Onlar da bütün Kızılbaştır’ dedi.”
İnsanların topluca öldürüldüğü anlara dair ise şunları
söylüyor Çiftçi: “Köylere çıktık. Tüfeğini teslim etmemiş, devlete teslim
olmamış, onları evlerinden çıkartıyoruz; önümüze katıyoruz. 37 kişi topladık.
Önümüze kattık. Kutuderesi derler, bir büyük bir dere. Makineli tüfekler
yerleşmiş orada. Bizi geriye aldılar, ateş emir verdiler. 37 kişi bir salavat
çekti ki, dağ taş inledi... Onları oturtuyorlardı birarada. Makine tüfekleri
gır gır baştan çıkıyor. Bütün kırıyorlardı.”
Haşim Özçelik, Malatya’nın Arguvan İlçesi’nden. Dersim
Katliamı’na ilişkin hiçbir pişmanlığının olmadığını kendi ifadeleriyle
anlatıyor: “Harbe gideceğiz dediler. Harbe gidiyoruz, ne için gidiyoruz? Adam
vurmaya. Ne kadar adam vurduk biliyor musun? Adam kalmadı, öldü Dersim’de. Çok
öldü. Ölenin sayısını mı bileceğim? Ne üzüntü duyam ölenlerden dolayı.
Öldürmeye gidiyoruz, üzüntü mü duyacağız?”
Dört Hain: Fare, Kurt, Domuz, Kürt
Yozgat Sorgunlu Alevi bir asker olan Haydar Yıldırım,
katliamı ağlayarak anımsayanlardan: “Onların yaptığı iş acı, cin biberi gibi.
İnsanlığa yakışmıyor. O zamanın yarasını açma.” Yıldırım, alay kumandanının
benzetmesini ise dün gibi hatırlıyor: “Bir alay kumandanımız geldi, Konya’dan.
Dedi ki, ‘Arkadaşlar dünyada dört hain var: Biri fare, biri kurt, biri domuz,
biri Kürt. Bunun dördü de hain.’ O adamdan duydum. 500-600 kişi ağır makineli
tüfeklerle öldürdüler, Harçik ırmağına attılar. Harçik Irmağı’nın 500 metre
aşağısı kıpkırmızı aktı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder