Sayat TEKİR
Radikal İki
Osmanlı’nın ilk anayasası olan Kanun-ı Esasi’ye ilham veren, 1863 yılında yürürlüğe giren Ermeni Milleti Nizamnamesi, bu toprakların ilk anayasasıdır. İlk anayasayı bu topraklara getiren Ermeniler, sonrasında gelişen süreçte kazanılmış haklarının birçoğunu katliamlar ve ayrımcı yasa ve uygulamalarla kaybetti. Bugün gelinen noktada ise, anayasa yapım sürecinin kamuoyunda uyandırdığı fikir, yeni anayasanın Ermenilerin ve diğer halkların sorunlarına bir cevap üretemeyeceği.
Türkiye halklarının, yeni bir anayasa ihtiyacı duyduğu açık. Cumhuriyet boyunca her hükümet dönemi uygulanan ayrımcı ve ırkçı politikalara baktığımızda Türkiye halklarının yeni bir anayasadan en temel beklentisi devletin baskı, inkâr ve asimilasyon politikalarını reddeden bir yapıda olması. Anayasada yurttaşlık, etnisite yerine coğrafya üzerinden tanımlanmalı bu bağlamda “Türkiyelilik” veya benzeri coğrafyaya atıfta bulunan kavramlar kullanılmalı. Devlet, din ve mezhepler, cinsel kimlik ve cinsel yönelimler karşısında tarafsız olmalı. Devlet, ayrı ayrı dillerin ve kültürlerin tam özgürlüğünü kayıtsız şartsız tanımalı ve kültürler arasında her türlü hiyerarşik ilişkiyi reddetmeli. Hiçbir ulusal topluluğun veya kimliğin bir başka ulusal topluluk veya kimlik tarafından hiçbir alanda, hiçbir kamu eyleminde ezilmesi, vesayet altına alınması kabul edilemez.