Nayat KARAKÖSE & Aren DADIR & Uygar GÜLTEKİN
Agos.com.tr
Başbakan Erdoğan’ın, geçen hafta, Ermeni Soykırımı’nın 99.
yılı anma törenlerinden bir gün önce yayımladığı taziye mesajının yankıları
sürüyor. Toplumun genelinde hem şaşkınlık, hem de heyecan yaratan taziye
mesajı, hiç şüphesiz, Türkiye’de yaşayan Ermeniler için ayrı bir anlam ve önem
taşıyor. Ermeni toplumunda çoğunluk, hükümetin bu girişimini olumlu bir adım
olarak değerlendirip memnuniyetini dile getirirken, “Yetmez ama evet” demeyi
ihmal etmiyor. Taziye mesajını 99 yıllık ‘yüzleşememe’ tarihinde önemli bir
eşik olarak nitelendiren, toplumun farklı kesimlerinden kişiler, Ermeni
toplumunun böyle bir açıklamaya ihtiyacı olduğunu, diğer partilerin tutumu
ortadayken AK Parti’nin risk aldığını ve bu mesajın hem Ermenistan’la ilişkilerin,
hem de Türkiye toplumundaki yaygın ‘Ermeni algısı’nın normalleşmesi açısından
umut verici olduğu görüşünde. Taziyenin sadece taziye olarak ve lafta
kalmaması, yüzleşme eşiğinde ve ilişkilerin normalleşmesinde olumlu adımlar
atılması için beklentilerin arttığı Ermeni toplumunun farklı kesimlerinden
kişiler, görüşlerini Agos’la paylaştı.
‘Soykırımı inkâr yeni bir formla devam edecek’
Sayat Tekir (Nor Zartonk Eş Sözcüsü)
Beklediğimiz üzere, 2015’e bir yıl kala, Türkiye ve Dünya
halkları nezdinde, 99 yıldır süregelen kaba inkârcı politikalar iflas etmiş,
sürdürülemez hale gelmiştir. Başbakan Erdoğan’ın bu açıklamaları, bu sebeple,
Türkiye’nin Ermeni Soykırımı’na ve 2015’e yönelik yeni stratejisinin
manifestosudur. Bir devlet politikası olarak 99 yıldır devam eden Ermeni
Soykırımı’nın inkârı yeni bir formla devam ettirilmeye çalışılacaktır. Ermeni
Soykırımı’nı bağlamından koparıp, “Birinci Dünya Savaşı esnasında yaşanan
hadiseler” olarak adlandırmak, Soykırım’ı normalleştirmeye çalışmaktan,
sıradanlaştırmaktan başka bir şey değildir. Bununla birlikte, son yıllarda
bolca gündeme getirilen, Çanakkale Muharebesi ya da Sarıkamış Harekâtı’nda
yaşanan kayıplarla 1915’in bir tutulması, devletin yeni stratejileriyle inkârı
devam ettirdiğinin en iyi göstergesidir. 1915 Ermeni Soykırımı, ‘olay’,
‘hadise’, ‘muharebe’ ya da ‘harekât’ değil, bir soykırımdır. Yapılan açıklama,
Türkiye’yi dünya ve Ermeni kamuoyuna demokratik ve çoğulcu bir ülke gibi
gösterme çabasından başka bir şey değildir. “1915 olaylarına ilişkin farklı
görüş ve düşüncelerin serbestçe ifade edilmesi”, Türkiye’nin demokratik bir
ülke olduğuna kanıt değildir. Gezi Direnişi’nde yaşam alanlarını savunanlara
karşı orantısız bir şiddet uygulatıp, ölüm ve yaralanmalara neden olanların,
Gülsüm Elvan’ı meydanlarda yuhalatanların, bugün ifade özgürlüğünden,
çoğulculuktan ve demokrasi kültüründen bahsetmeleri manidardır. Bununla
beraber, Soykırım’dan bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nin Ermenilerle ilgili
politikalarında herhangi bir değişiklik olmadığı, Hrant Dink’in, Sevag
Balıkçı’nın ve Maritsa Küçük’ün katledilmelerinden, mahkeme süreçlerine, gayet
açıktır. Dolayısıyla, ne taziye, ne merhamet, sadece adalet istiyoruz.