T24
Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, 2002-2012
arasında 934 askerin intihar süsü verilerek hayatını kaybettiğini söyledi.
Aygün, TBMM’de, asker ocağında çocuklarını kaybeden 35 acılı aile ile bir basın
toplantısı düzenledi. İstanbul- Diyarbakır hattında tam iki yıl boyunca oğlu
Sevag Balıkçı’nın davasına giden anne Ani Balıkçı, “Ne yaparsak yapalım,
‘öteki’ olduğumuzu bu nedenle de bizim müdahil olduğumuz bu davada hukukun
üstünlüğünün değil de üstünlerin hukukunun geçerli olduğunu öğrenmiş
bulunmaktayım” dedi.
Basın toplantısına, çocuklarını askerde
kaybetmiş 35 ailenin bireyleri, ellerinde fotoğraflar ve gazete küpürleri ile
çocuklarını anlattı. Hüseyin Aygün, “Buradaki ailelere, çocuklarının ölüm
nedeni olarak İntihar, kaza kurşunu, eğitim zayiatı gösterildi” dedi. Ailelerin
adalet istediğini vurgulayan Aygün, “Bu aileler, faillerin bulunmasını, askeri
değil sivil mahkemede yargılanmalarını istiyorlar” diye konuştu.
Aileler, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na
başvurduklarını ve alt komisyon kurularak konunun incelenmesi taleplerini
gündeme getirdiklerini ancak komisyondan, başvuruya yanıt verilmediğini
anlattılar. 1994 -2013 yılları arasında çocuklarını şüpheli ölüme kurban veren
aileler acılarını anlatmakta zorluk çekti. Acılı baba ve anneler şöyle konuştu…
‘Ermeni soykırımı tarihinde olması anlamlı’
Askerde öldürülen Sevag Balıkçı’nın annesi Ani
Balıkçı:
“24 Nisan 2011 Pazar günü, Ermeni soykırımının
tarihi, paskalya bayramımızda evimize bir ateş düştü. Canımın parçası, samimi
bir arkadaşı tarafından vurulmuştu. Hayatımız bir saniyede değişti. Tam iki yıl
İstanbul’dan Diyarbakır’a mahkemeden bir netice almaya çalışarak duruşmalara
katıldık. Binbir emekle büyüttüğüm oğlumun bedeninde iki delik açarak onu
bizden ayıran ve tutuksuz yargılanan şahısla aynı odada aynı havayı soluyarak
ayrı bir işkence yaşadık. Karakolda dayak yediği halde ‘dayak yemedim’ diye ifade
tutanağı imzalatılmış oğluma. Ve ne yaparsak yapalım öteki olduğumuzu bu
nedenle de bizim müdahil olduğumuz davada hukukun üstünlüğü değil üstünlerin
hukukunun geçerli olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım. Bizi, vatanımızı başka
uluslara başvurmak zorunda bırakanlar utansın. Bu ülkede bu bayrak altında
emeğiyle sanatıyla sevgisiyle yaşayan burada doğup büyüyen bizler mi daha
vatanseveriz yoksa ülkeyi başka ülkelere rezil edenler mi?”
‘Açtım ama temizliğe giderek oğluma para
gönderdim’
Jandarma er olan oğlu Sedat Durgun’u 2011
yılında Bitlis’te askerliği sırasında kaybeden Halise Durgun:
“19 yaşındaydı oğlum. 13 tane çorap istemişti.
Ben o, yokluk çekmesin diye, para göndereyim diye ‘temizliğe’ gittim. Ona
hiçbir şey hissettirmedik. Son konuşmamızda iyiydi. Hiç bir şeyi yoktu. İntihar
edecek çocuk 13 çorap ister mi? Temizlikten eve geldiğimde kapıda askerler var.
“intihar’ dediler. Benim oğlum niye intihar etsin. Oğlumu öldürdüler.”
‘4 yıl sonra görev sefer emri geldi’
Tunceli’de 2009 yılında piyade er olan oğlu
Murat Oktay’ı kaybeden Oktay Can:
“Benim oğlum, Tunceli’de komutanı tarafından
vuruluyor. Vurduktan sonra intihar diyorlar. Estetikle bir kurşun yarasını
kapatıyorlar. Ama diğerini yapmıyorlar. 4 yıl sonra oğlum için görev sefer emri
geldi. Bu nasıl adalet. Böyle adalet olur mu?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder