Çağla AĞIRGÖL
Birgün
Nor Zartonk İnisiyatifi, Türkiye Ermeni toplumundan yola
çıkarak Türkiye halklarının demokratik, eşit, özgürlükçü ve barıştan yana
tutumunda aktif rol oynuyor. İnisiyatif üyelerinden Sayat Tekir ve Marsel Balcı
ile katledilmesinin 7. yılında Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant
Dink’in Ermeni gençleri üzerindeki etkisini konuştuk.
Nor Zartonk üyeleri Dink’in, gençleri kendilerini
geliştirmeleri yönünde teşvik ettiğini, öldürülmesinin ardından kendilerinde
‘isyan’, ‘aidiyet’ ve daha vurgulanan bir kimlik duygusunun oluştuğunu
vurguladılar.
Çok zaman oldu. Bize Hrantsız bir dünyanın tarifini yapar
mısın?
Sayat Tekir: Hrant Dink katledileli 7 yıl oldu. Yedi yıl
öncesine kadar Hrant Dink, tüm katliam, baskı ve asimilasyonlar sebebiyle içine
kapanan ve sindirilen Türkiyeli Ermenilerin ve Ermeni halkının tüm bu
sinmişliğini yırtan sesti. Bununla birlikte sadece Ermenilerin değil, tüm
halklardan işçilerin, gençlerin, kadınların yani; tüm ezilenlerin sesine ses
katmayı, kendisine görev bilmiş bir sosyalistti. Bu sebeple de devlet
tarafından katledildi. Bugün o ses, şimdi de Nor Zartonk ile yükseliyor.
Hrant’ın eksikliğini hissetmemek elde değil, Hrantsız bir dünyanın tarifini
yapmak zor. Ancak bu, onun yasını tutup, bir köşede sessizce beklemeyi
gerektirmez. Bizler, Hrant kadar cesur olmalıyız ve onun mücadelesini kendi
mücadelemizcesine sahiplenip, yükseltmeliyiz.
Ermeni gençleriyle ilişkisi nasıldı?
Marsel Balcı: Neticede gerek Agos gazetesi gerekse de Beyaz
Adam’ı ilk kurduğu günden itibaren, karşısına çıkan her genci kendilerini
geliştirmeleri yönünde teşvik eden biriydi. Bu sürecin, 8 yaşında girdiği,
yaşamında önemli bir yer tutan, Tuzla Ermeni Çocuk Kampı’nı çekip çevirdiği
dönemde başladığını söyleyebiliriz. Daha sonra Beyaz Adam’da ödevlere ve
projelere yardım ederek gelişen bu süreç, Agos’un basılmaya başlandığı dönemde
gençleri siyasete, basına, Ermeni dilini, kültürünü ve tarihini araştırmaya
teşvik etmekle sürdü. Özellikle Agos gazetesi döneminde, gençlere elinden gelen
her olanağı sağlayarak, onları araştırmaya, sorgulamaya ve yeri geldiğinde
mücadele etmeye yönelten Hrant Dink, Ermeni varlığının sürdürülmesinde gençlere
önemli bir rol biçtiği sonucunu çıkartabiliriz.
Sayat Tekir: Hrant Dink, Agos gazetesini Ermeni gençlerin
haberciliği, siyaseti öğrenebileceği bir mutfak olarak görürdü. 1999′da Lise 1.
sınıfa giderken, bir Ermenice ödevi için ilk defa Agos’a gittim. Gençlere
sürekli yardımcı olunan bir dayanışma ağı gibiydi Agos.
Rol model teşkil ediyor muydu Dink?
Marsel Balcı: 1980 darbesi ve sonrasının apolitize edici
etkisini en yakından hissetmiş nesilden olan Hrant Dink, nesildaşlarının aksine
bu süreçten politize olarak çıkmış ve yoğun bir mücadele vermiş bir figür.
Güncel siyaset ve olaylar Ermeni halkını politize olmaya iterken, özellikle
Ermeni gençliği mücadele etme azmini sürekli artırırken, böylesi bir figürün
rol model olarak gözükmesi kaçınılmaz. Fakat Hrant’ın bu ilişkiyi rol model
olmak gibi bir hiyerarşi üzerinden değil, arkadaş, yoldaş ve “ınger” olmak üzerinden
kurduğunu belirtmek gerekir.
Sayat Tekir: Elbette Hrant Dink önemli ve farkli bir
figürdü. 1915 sonrasında Ermeni toplumunun çok az sayıda yetiştirebildiği cesur
aydınlardan biriydi ve bu bağlamda alışılagelmiş kalıpların dışında bir
karakterdi. Onun gazeteci kimliğiyle verdiği mücadele pek çok gence kuşkusuz
ilham verdi. Zaten Agos’un ve Hrant’ın kapısı gençlere her zaman açık
olduğundan pek çok genç Agos’ta gazetecilik mesleğine ilk adımlarını attı.
Diğer taraftan Hrant, çalışmalarıyla Ermeni kimliğini yüz yıl sonra yeniden ve
tersten politikleştirmeyi başardı. Devletin Ermeni kimliğine yüklediği politik
kimliği kırdı ve yeniden tanımladı. Bu repolitizasyon sürecinin etkileri hâlâ
sürüyor. Bu süreçte biz de dahil pek çok genç erken yaşlarda politikayla
tanıştı veya siyasete ilgi duyar hale geldi ki bu Ermeni halkı açısından hiç de
küçümsenmeyecek bir değişimdir.
Hrant’ın son yazısında kullandığı “güvercin tedirginliği”
kavramı gençlere nasıl sirayet etti? Hrant’ın ölümünden sonra bu tedirginlik
arttı mı?
Marsel Balcı: 1980 ve 90′lı yılları yaşayanlar için
tedirginliğin arttığı söylenebilir. Özellikle davanın bir türlü
sonuçlandırılmaması, sonuçlandırılsa dahi açık ve bariz bir şekilde sorumluluğu
olan kamu görevlileri hakkında soruşturma açılmasını geçtim, kendilerinin
ödüllendirilmesi, yüz yılı aşkın süredir katliamlara ve ayrımcılıklara maruz
kalmış bir halkta elbette tedirginlik yaratıyor. Fakat genç nesil, Gezi
Direnişi’nde de gördüğümüz gibi, tedirginlik yerine isyan duygusunu ön plana
çıkartmayı tercih ediyor. Bizde de öyle oldu, Hrant’ın öldürülmesi, bizi
“katledilmemek” için mücadele etmeye itti.
Hrant’ın ölümü gençlerdeki aidiyet duygusunu nasıl
etkiledi?
Sayat Tekir: Hrant Dink’in katledilmesi, etnik
kimliklerimizi değiştirme şansımız olmadığından Ermeni halkına ‘kimliklerini’
hatırlattı. Hatta cinayet öncesinde etnik kimliğiyle ilgilenmeyen pek çok insan
aile tarihlerini araştırmaya başladı. Dolayısıyla Hrant’ın ölümü gençlerdeki
aidiyet duygusunu da pekiştirdi.
Hrant Dink’in öldürülmesi gençlerin kimlik bilincini nasıl etkiledi?
Daha saklı mı yoksa daha vurgulayan bir kimlik mi oluşturdu?
Marsel Balcı: Hrant’ın öldürülmesinin ardından cenaze
öncesinde ve cenaze sırasında toplanan muazzam kalabalık, kimliğin daha saklı
bir hal almasını imkânsız kılmıştı. Birçok insan için, sadece tarih
kitaplarında “zararlı cemiyet” olarak bilinen Ermeni halkı, tüm varlığı, gücü
ve öfkesiyle sahnedeydi. Böyle bir eylemlilik halinden sonra, Ermeni kimliği
daha ‘vurgulanan’ bir kimlik haline geldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder