Evrim KEPENEK
DİHA
Dünya Ana Dil Günü'ne, ilişkin mesajlarını, hem kendi
dillerinde hem de Türkçe olarak ileten Türkiye'de yaşayan Hemşinliler,
Çerkesler, Gürcüler, Pomaklar, Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ve Kürtler'in
ortak talebi "Dillere özgürlük, asimilasyon son ve anayasal güvence"
oldu. Hemşinliler'in Hemşince "Kimanak ta Hozaig*" diyerek ilettiği
mesaj tüm halkların ortak dileği gibi: Duyuyor musunuz? Buradayız.
Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü'nün
(UNESCO) hazırladığı Tehlike Altındaki Diller Atlası'na göre; Abhazca,
Hemşince, Çerkesce, koruma altına alınması gereken dillerden bazıları. Atlasta,
Dünya'da 2 bin 500 dilin tehlike altında olduğu belirtilirken, Türkiye'de
tehlikede olan dil sayısı 18 olarak göze çarpıyor. Yeryüzünde yaklaşık 6 bin
dil bulunduğunu söyleyen uzmanlarsa, ulus-devlet politikaları nedeniyle bu
dillerin yarısının yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağını dile getiriyor.
21 Şubat Dünya Ana Dil Günü'nde, dillerine özgürlük talep etmek isteyen
halkların, dillerinin yok olmaması ve sonraki kuşaklara aktarılması noktasında
halkların talepleri neler? Halkların hakları üzerine çalışmalar yapan dernek
temsilcileri Türkçe ve kendi dillerinde, mesajlarını DİHA'ya anlattı. Hemşin
Kültürünü ve Yaşatma Derneği'nden (HADİG) Hikmet Akçiçek'in Hemşince mesajı
ise, Türkiye'deki tüm halkların ortak bir çağrısı gibi. "Kimanak ta Hozaig
- Duyuyor musunuz? Buradayız."
Githos deda enas! **
Türkiyeli Gürcüler Platformu sözcüsü Fazlı Kaya, dillerin
yaşatabilmesi için atılması gereken ilk adımın, dillerin anayasal güvence
altına alınması olduğunu söyledi. Tüm dillerin, Türkçe ile eşit derecede
görülmesi gerektiğine dikkat çeken Kaya, anadilde eğitim hakkının sağlanması
gerektiğine vurgu yaptı. Kaya, "Evrensel ve insan haklarına, halkların hak
eşitliğine dayalı bir anayasa hazırlanmalı. Bir anadilin yaşaması için
ilköğretimden üniversiteye kadar seçmeli dil anadilde eğitim statüsünde verilmeli"
dedi. Seçmeli dil dersi uygulamasının yetersiz olduğuna vurgu yapan Kaya,
"Seçmeli dil dersi konusu uygulanan hali ile asimilasyonun devamına neden
oluyor" diye konuştu.
Psemyipenape***
Demokratik Çerkes Hareketi Yürütme Kurulu üyesi Fatma Özkaya
da Kaya gibi düşünenlerden. Taleplerinin net olduğunu söyleyen Özkaya, "En
belirgin talebimiz, anadilde eğitim hakkının bizlere sağlanması. Dilimizin
kaybolmaması için pozitif ayrımcılık istiyoruz. Halkların dostluğundan yanayız.
Dayanışmanın sürmesi gerektiğine inanıyoruz." dedi. Her 10 yılda bir dilin
yok olduğunu ve bunun her 10 yıl da bir halkın yok olması anlamına geldiğini
söyleyen Özkaya, halkların ve dillerin yok olmaması için biran önce harekete
geçilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Kimanak ta Hozaig*
HADİG'den Hikmet Akçiçek ise, Hemşince'nin korunması için
ilk olarak, pozitif ayrımcılık uygulamasından yana. Üniversitelerde, yaşayan
diller isimli enstitülerin açıldığını hatırlatan Akçiçek, "Rize'deki,
Artvin'deki üniversitelerde dil enstitüleri kurulmalı. Kültürler ve diller
üzerine daha derinlikli araştırmalar yapılması gerekiyor" dedi. Akçiçek
son olarak, Türkçesi "Duyuyor musunuz? Buradayız" anlamına gelen
Hemşince cümlelerle seslendi: Kimanak ta Hozaig?
'Romeiko, 60 köyde konuşuluyor'
Trabzon Rumcası yani Pontus Rumcası'na dair ilk kitaplardan
birini yazan araştırmacı ve yayınevi sahibi Ömer Asan da, Trabzon Rumcası'nın
yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Trabzon Rumcası'nın
doğal asimilasyona maruz kaldığına vurgu yapan Aşan, "Çünkü henüz
Türkiye'de resmi dilin dışındaki dillerle ilgili korumaya yönelik herhangi bir
çalışma yok. Geçmişte Türkçe dışındaki dillere yapılan düşmanca tavırlar belki
bugün yok. Ama bugün örneğin Romeiko konuşucuları da bu bilinçten yoksunlar"
dedi. Birçok kişinin dili değil ama çocuklarını korumak için bu dili
konuşmamayı tercih ettiğini söyleyen Asan, "60 köyde konuşucuları var.
Ayrıca, sosyal medyada şarkılar türküler paylaşılmaya başlandı. Bu dile ilişkin
önümüzdeki günlerde yeni çalışmalar yapmayı planlıyoruz." diye konuştu.
Horata na enna strana neye, az edin ezik jiveye!****
Demokratik Pomak Hareketi Duygu Doğan ise " İnsan
sadece bir ülkede değil bir dilde yaşar. Daha üzücü olan bir şey daha var ki. O
da kendisini, Pomak olarak tanımlayanların da Pomakçayı bir dil olarak kabul
etmemesi" dedi. Doğan, dillerin korunması için çalışma yapılması
gerektiğine dikkat çekti.
'Çok dilli belediyecilik talep ediyoruz'
Nor Zartok'dan Sayat Tekir ise, özellikle Batı
Ermenicesi'nin İstanbul'da geçmiş dönemlerde çok fazla konuşulduğuna ancak, son
dönemlerde dili konuşanların sayısının giderek azaldığına dikkat çekti. Hatta
UNESCO'nun yayımladığı raporda, kaybolma tehlikesindeki ilk 20'den birinin Batı
Ermenicesi olduğunu söyleyen Tekir, ana dilde eğitim hakkının Lozan'la birlikte
Ermeni yurttaşlara sağlandığını ama bunun da bir nevi özel eğitim statüsünde
olduğunu söyledi. Tekir, "Para ödeyince anadilde eğitim hakkını
alıyorsunuz. Yani herkes bu haktan yararlanamıyor. Eğitim bir haktır ve
devletin bunu sağlaması gerekir. Bunun harici Ermeniler'in yaşadıkları
bölgelerde kamuda Ermenice bilen insan istihdam edilmeli, Ermenice tabelalar
yazılabilir. Ayrıca bizler, çok dilli belediyecilik istiyoruz." diyerek
taleplerini sıraladı.
U leshono emhoyo zedqo du bar noshoyo*****
Süryanice çıkan Sarbo Gazetesi'nin sahibi ve genel yayın
yönetmeni Tuma Çelik de, 21. Yüzyılda kendi dillerinde konuşamadıkları bu
ülkede yaşamak çok ayıp geliyor. Türkiye bu ayıbı taşıyor. Bunun en kısa
zamanda giderilmesi gerekiyor. İnsanlar dünyaya gelirken, dillerini
seçmiyorlar. Ana dil bir haktır. Bu hakkı bütün halkların rahatça kullanması
gerekiyor. Bu hakka herkesin saygı göstermesi gerekiyor. Mücadelenin sürmesi
gerekiyor.
Ji her zimanî re azadî******
İstanbul Kürt Enstitüsü'nden Sami Tan da, demokratikleşme
paketlerinin dillerin korunmasına yetersiz kaldığını söyledi. Seçmeli dil
müfredatlarının yetersiz olduğunu ve bunu protesto edeceklerini söyleyen Tan,
"Kürtçe dili ile ilgili ciddi bir mücadele sürdü, sürüyor. Devlet, bu
mücadelenin içini, çıkardığı, yasalarla boşaltmaya çalışıyor. İçeriğini doğru
şekilde doldurmaya devam edeceğiz. Ana dilde eğitim için mücadele
sürecek." dedi. İstanbul Kürt Enstitüsü'nün her yıl bine yakın kişinin
Kürtçe öğrendiğini anlatan Tan, dillerin mücadelesinde eşitliğe ve kardeşliğe
inandığına dikkat çekti. Hiçbir dilin başka bir dilden üstün olmadığını
söyleyen Tan, "Eğitim sistemine yerelden karar verilmesi gerekiyor. Bir
insan eğer kendi dili ile kendi kültürü ile büyürse, diğer halklarla da
iletişimi daha kolay olur. Mücadele birliğinin daha ortak yükseltilmesi
gerekiyor. Halkların birbirinin dilini öğrenmesi gerekiyor. Ortak dil mantığını
uygun bulmuyorum." dedi.
'Anadil hakkı bölücülük değildir'
Apoyevmatini Gazetesi'nin sahibi Mihail Vasiliadis de
Türkiye'deki Rumlar'ın durumuna dikkat çekti. Rumcayı konuşanların sayısının
asimilasyon politikaları nedeni ile azaldığını söyleyen Vasiliadis, "Lozan
Antlaşması ile bizlerin ana dilde eğiti hakları, özel bir statü de olsa var. Bu
durum bir bölünme tehlikesi yaşatmış değil. Bu nedenle de, Lozan koruması
dışındaki halklara da bu hakkın verilmesi tanınması bir bölücülük nedeni
olamaz" diye konuştu.
* Duyuyor musunuz? Buradayız
** Anadilimi istiyorum
*** Candan önce onur gelir
**** İnsan sadece bir ülkede değil bir dilde yaşar
***** Anadil İnsan Hakkıdır yaşasın mücadele
****** Her dile özgürlük - See more at:
http://www.bestanuce1.com/haber/85205/diller-haykiriyor-kimanak-ta-hozaig#sthash.2KFG9Yrb.dpuf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder