18 Şubat 2014 Salı

'Alo Fatih' Üniversiteye Dadanırsa!



Ezgi BAŞARAN
Radikal

İktidarın 'makbul bulmayacağı' öğrencilerden sonra akademisyenlerin de peşine düşmüştü. Marmara İletişim Fakültesi’nin önünde dün öğle vakti biriken kalabalığın tuttuğu dövizlerden birinde yazıyordu: ‘Bu dekan bi harika dostum!’ Ben çok iyi biliyorum. Sahiden de harikadır o dekan, en ironiğinden. Marifetlerini birkaç kez yazmıştım. Öğrencisi Mikail’i, ekşisözlük’te onu eleştirdi diye, 6 ay okuldan uzaklaştırmıştı. Öğrencilerinin sosyal medyadaki faaliyetlerini yakından takip etmek, solcu, PKK’lı filan gibi kategorilerde fişleme yapmak, kaydadeğer hiçbir bilimsel yayını olmadan dekanlığa yükselmek gibi vasıfları mevcuttur kendisinin. Ben bunları yazdım diye beni ve benimle hiç irtibata geçmemiş öğrencilerini hedef göstermişliği vardır. Ergenliğinden beri istihbaratçı olmak isteyen vasat bir istihbaratçı dili ve edasıyla.

Dün öğlen okulun önünde (vekillerimiz Şafak Pavey ve Sırrı Süreyya Önder’in katılımıyla) buluşulmasının nedeni zaten dolu bardağa son bir sağanak atış yapmasındandı sevgili Dekan Yusuf Devran’ın. Kendi küçük dünyasına göre ‘iktidarın makbul bulmayacağı’ öğrencilerden sonra ‘iktidarın makbul bulmayacağı’ akademisyenlerin de peşine düşmüştü. Çabaları sonuç verdi. Şaştık mı? Yok canım.

* * *

Gezi eylemleri sırasında, biliyorsunuz, Eğitim-Sen iş bırakma çağrısı yapmıştı. Yine biliyorsunuz ki zaten üniversite öğrencileri o günlerde ülkenin ‘tüm gezilerinde’ nöbet tutmak üzere sokaktaydı. Ortalık toz duman ve gaz halindeydi. Birçok sendikalı akademisyen de öğrencilerinin yanında yer almıştı. Doğal olarak. İşte sendikanın çağrısıyla iş bırakan 11 Marmara İletişim hocası hakkında soruşturma açtırdı Dekan Devran. Sonuçta sekizine 24 ay kıdem durdurma cezası verildi, üçünün soruşturması devam ediyor. Nedir kıdem durdurma derseniz, memuriyette donakalmak gibi bir şey. Zam vesaire hak getire. Ama daha güzel açıklamam gerekirse kıdem durdurma şu: Ethem Sarısülük’ü başından vurarak öldüren polise uygun görülen idari cezanın adıdır. Gezi direnişi sırasında iş bırakan 11 bilim insanına reva görülmüştür.

* * *

Dekan Devran, 12 yıllık AK Parti iktidarında kadrolaşma nedir ve kurumların (ve özellikle bilim merkezlerinin) kalitesi nasıl düşürülür, ‘kofti olsun ama benim adamım olsun’ şiarıyla ‘bir devlet sistemi nasıl kemirilir’i anlatacak derecede örnek bir kimsedir. Bi nevi ‘Alo Fatih üniversiteye dadanırsa’ kişisidir. Makamına geliş sürecinden, üniversitede yaptıklarına kadar kısaca bir incelerseniz (benim bu hususta ‘döktürdüğüm’ birkaç yazıya baksanız da kâfi, açıkçası) görürsünüz. Öyle tiplerdir ki bunlar, iktidarın el değiştirmeye yahut sarsılmaya başladığını anladıklarında komik bir biçimde titrer, karşı vagona atlayabilir miyim acaba diye hesap yaparlar. Mesela Cemaat-AKP kavgasına böyle bir ter basmasıyla bakan onlarca Dekan Devran, onlarca Alo Fatih vardır, sevgili okur. Onlara da bi empati bi şefkat gösterelim bu zor ve ilginç zamanlarda. Çünkü, kalabalıktaki bir diğer dövizin dediği gibi: ‘Her Devran bir gün döner.’  O vakte kadar bunlar dekan, onlar gazete yetkilisi, şunlar hâkim-savcı, bunlar polis kalacak, öğrencisinin yanında duran hocalar da katille aynı seviyeye çekilecek. Ya sabır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder